
19 Şub Hanımzer Ablanın Öyküsü
Kitabıma dalmışım, uçağımın kalkmasına 30 dk kalmış. Daha kapı numaramı bilmiyorum. Hemen kalktım 402A olduğunu öğrendim. İlerliyorum bir telaşlı. Önümde iki eli çanta dolu kasketli bir amca var. Yan tarafta fastfood zincirlerinden birinde çalışan bir görevliye bir şey soruyor amca. Görevli, elindeki telefondan gözünü ayırmadan cevap veriyor. Sonra gülerek başını kaldırıp diğer çalışma arkadaşına neden gülüyorsun diyor. Bu ana, gözüm/kulağım takılıyor, şahitlik ediyorum. Çalışma arkadaşı masada, o da telefona bakıyor. Nedenini bilmiyorum, gülüşüyorlar. İçimden şöyle bir tahmin geçiyor. Kasketli amca, uçağa buradan mı gidiliyor diye soruyor. Görevli evet evet diyor. Masada oturan arkadaş da bunda komik bir şey buluyor belli ki. Amca hala önümde bu sefer köşeyi dönüyoruz amca yine karşısına çıkan başka bir dükkânın çalışanına uçağa buradan mı diyor. Kişi biletine bakmadan sol tarafı gösteriyor. Buradan diye. Aslında her iki yönden de uçak kalkıyor. Ben hemen yardım etmek isterken, başka bir bey, amca biletine bakayım diyor ben o zaman anlıyorum. Bilet amcada değil. Çok geride kalmış eşinde. Amca eşine koş koş diyor. Başında rengarenk yemeniler. Üzerinde kat kat hırkalar. Yaşı amcadan da geçkin duran teyze yetişmeye çalışıyor. Neyse ki biri yardım etti. Yönlendirme aldılar diye içim rahatlıyor.
402A için sola yukarıya veriyor. Amcadan 2 kat aşağıymış burası mı diye bir ses duyuyorum. Ben onları geçmiştim, ses arkadan geliyor. O an benzer yöne gittiğimizi fark edip, dönüyorum. Amca sorusuna cevap almaya çalışan bir bilen arıyor ve o kadar çok insan duymazdan geliyor ya da bilmiyoruz diyerek geçiyor ki. Hışımla geri döndüm. Cevap vermeyen, ilgilenmeyen insanların yüzlerini gördüm. Amca dedim biletine bakayım. Teyze yine geride kalmış. Biletler teyzede. Durup bekledik. Biniş kartları ve eskimiş kimliklerine baktım kapı 406. Dedim hadi beraber gidelim. Teyzem çok yorulmuş. Korkmuş. Sakinleştirdim. Teyzem bana hiç bakmıyor, biletleri, kimlikleri elime tutuşturdu. Adı Hanımzer.
İlk defa duydum bu ismi. Hem güvenle hem de teslimiyetle kendilerine yardım eden bu insana emanet ettiler kendilerini. Ben yönlendirdim. Teyzem soluk soluğa. Durduk biraz. Nefes almasını, sakince beklemesini söyledim. Amcanın ağzında sadece dualar. Hayır duaları.
Hanımzer teyzenin elleri, yüzü, sık sık aldığı nefesi, adı bana pek bir dokundu. Onlara dair hiçbir şey bilmiyorum. Hayatın akışında birbirimizin hayatlarına dokunduk.
Ve gülüp geçen gençlere, çok mühim işleri olan yetişkinlere soruyorum. Yardıma ihtiyacı olan insanları nasıl görür, fark edersiniz? Belli ki, sorularıyla beden diliyle havaalanının diline, deneyimine yatkın değiller. Yardımlaşmak için bir çağrı var her yerde ve minicik dokunuşlar çok önemli fark yaratabilir. Hikâye, gerçektir, az önce yaşandı. Fotoğraf, sadece umudu hatırlattığı için seçildi.